Hayatın engebeli ve zor geldiği zamanlar vardır, böyle zamanların çıkmazlara vardığı bir sürü denklemden bahsedileceği gibi; ilaç gibi gelen dokunuşlardan, kalbinizi hafifleten, göğsünüzü genişleten karşılaşmalardan, insanın ömrü boyunca unutamayacağı anılardan, ilmek ilmek ördüğü benliğinden de bahsedebiliriz. Can Veren Eller tam da öyle bir zamanda tam da öyle bir Halide'ye uğradı. Yollarımız tam da öyle bir anda kesişti. Var olduğumu hissetmek Can Veren Eller'e kadar zor gelirdi bana. İnsanlık tek, biricik, eşsiz oluşunu ne büyük bir nimet sayıyordu. Dünya'da bir zerre oluşundan habersiz ne kadar değerli sayıyordu kendini.

Dernekle yapacağım yolculukta kendimi ve var olduğumu hissetmenin iç hesaplaşmasıyla, yapacaklarıma odaklanamayacağım düşüncesi kendime ve hislerime öfkelenmeme sebep olmuştu. Gönüllüğün önüne geçecek hiç bir şeye mahal vermek istemiyordum. Her şey Uganda'lı kız çocuğu Amana'nın elini tuttuğumda yerli yerine oturdu. Yanından ayrılırken ikimizinde gözlerinin doluşundan anladım varlığın var olmaktan ibaret olmadığını. Zerreyi dev bir ışık yapan sıcacık kucaklaşmalarımız, eşsiz ve deneyimlerle dolu omuz omuza yolculuklarımız, engellere karşı başardık diyişimiz, görevlere olan özverimiz, dost doğru dostluğumuz bizi biz yapan her şey iyi ki var. Var olduğumu hissettiren, yeniden umut ettiren tüm yolculuklarımız iyi ki var.

Nasipse adımı varlığımdan, gönlümden öteye attığım nice yollar gideceğiz Can Veren Eller'le. Yıllarca anlatacağım güzel bir öyküm olacak.